silinmiş

silinmiş
σβησμένος

Türkçe-Yunanca Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужно сделать НИР?

Look at other dictionaries:

  • suratı kasap süngeriyle silinmiş — utanması, sıkılması kalmamış anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yüzü kasap süngeriyle silinmiş — utanmayan, utanması sıkılması olmayan anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • MAHZUF — Silinmiş. * Yerinden düşürülmüş. Kaldırılmış. Hazfolunmuş. * Edb: Noktasız harflerle yazılmış olan. (Bak: Mücerred …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • çalık — sf., ğı 1) Çarpık Ağzı burnu çalık. 2) Verev kesilmiş Kumaşın bir yanı çalık. 3) Doğal olmaktan uzaklaşmış, kendi renginden olmayan Aklı çalık. Rengi çalık. 4) Adı defterden silinmiş 5) Yüzünde çıban veya yara yeri olan 6) is. Çıban yeri 7) is.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • munis — sf., Ar. mūnis 1) Alışılan, alışılmış, yabancı olmayan 2) Cana yakın, uysal, sevimli Ağlamaktan renkleri silinmiş zannolunan küçük munis gözleriyle bakıyordu. O. S. Orhon 3) mec. Uygun Bu fikir birdenbire bana o kadar munis, yapılabilmesi o kadar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • posta — is., İt. posta 1) Bir yere gelen veya bir yerden gönderilen mektup ve emanetlerin tümü Eşyalarımı ilk posta ile bir denk yapıp İstanbul a gönderdim. Ö. Seyfettin 2) Genellikle bu emanetleri götüren taşıt 3) Bu emanetleri toplayan ve dağıtan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • silik — sf., ği 1) Üstündeki yazı veya çizgiler silinmiş, bozulmuş, aşınmış olan Silik para. Silik yazı. 2) mec. Kendini gösteremeyen, dikkati çekmeyen veya önemli ve belirli olmayan İşte, bu şahsiyetin yanında ötekiler âdeta silik ve sinmiş kalıyordu. R …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • silinti — is. Bir yazının silinmiş olduğunu gösteren iz Bu sayfada silintiler var …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • surat — is., tkz., Ar. ṣūret 1) Yüz (II) Neredense suratına bir de sinek musallat olmuştu. A. İlhan 2) mec. Somurtkanlık, asık yüzlülük 3) mec. Soğuk davranma Ne vurdumduymaz misafirdi bunlar, ne surattan anlıyorlardı ne rumuzdan ne kinayeden. H. R.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tahta — is., Far. taḫte 1) Düz, enlice, uzun ve az kalın biçilmiş ağaç Çam tahtası. Gürgen tahtası. 2) sf. Bu ağaçtan yapılmış Bilet toplanan tahta parmaklıktan geçtik. Ö. Seyfettin 3) Bu malzemeden oluşmuş yüzey, döşeme Yeni silinmiş tahtalar birkaç… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yüz — 1. is. 1) Başta, alın, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölüm, sima, çehre, surat Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor. S. F. Abasıyanık 2) Yüzey, satıh Suyun yüzünde. 3) Kesici araçlarda ağız Bıçağın keskin yüzü. 4) Bir kumaşın… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”